20 Mayıs 2009 Çarşamba

Absürd Diyaloglar No: 9747890

Between Me/Charlotte and Porselen Kertenkele;
C: Böyle hafif bir Trent havası da var kendisinde
PK: Hangi Trent?
-Kafadan çeşitli Trent'ler geçmesi; Gay Porn Trent, Kiss Me I'm on Steroids Trent, Emo Hair on an Indsutrial guy Trent, Perfect Drug/Barış Manço Trent, I'm Fucking Marilyn Manson but Shhhhh He's Like the Brother I've Never Had Trent?-
C: Closer Trent, definetly Closer Trent....

Ah Trent nereden nereye... Ruj pek yakışmış halbuki...



Bunu gayet satın alabilirdim fiyatı uygun olsaydı ama sanmıyorum. Anneme Dorothy figürümü bile açıklayabildikten sonr bu kadar da zor olmazdı. Yalnız yapan kişi keşke kullandığı malzemeyi değiştirse...

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Reklam: Pink Elephant

Yok sigara olan değil, blog kendileri. Uzun zamandır hanımefendininki kadar eğlendirmemişti hiçbir blog beni. Aynı oyuncakları seviyoruz kendisiyle (sanırım aynı siteyi de takip ediyoruz?). Müzik zevkimiz de ucundan benziyor, Morissey, Amiina falan iyi şeyler bunlar. Filmler, illüstrasyonlar, çocukluk takıntıları derken kendimi alamadım, hala older posts'a tıklıyorum. Lafı uzatmadan, Pembe Filin Rüyaları;
http://epruli.blogspot.com

14 Mayıs 2009 Perşembe

A New Chapter is About to Begin

Şu anda Depeche Mode konserinden eve yeni dönmüş olabilirdim, instead dönem ödevimi götüm tutuşmak suretiyle bitirmeye çalışıyorum.
Ama konu o da değil. Sigur Ros - Svefn g-englar çalıyor şu anda, 26.06.2007'den beri i-pod'umda ilk defa. Bugün Madonna'nın belgeseli sonrası çarptı beni.
Şarkı başlamasıyla aklıma gelen tek şey ise Queer As Folk, Sezon 2, bölüm 2. Şarkıyla birlikte mavi ışıklara boğulmak istiyorum. ~~are you sure?~~
Özledim. Kaç haftadır da Robert kollarımda öyle bastırmaya çalışıyorum.
Yarın dizinin kocaman bir era'sı bitiyor, bilmemkaçıncı sezona girmiştik zaten, orası ayrı ama bu sezon finali de değil, finaller yazda olur. Bu dizinin yenilenme vakti, karakter eklentileri-çıkıntıları. Yazarlar çok zeki, sezon finali hep çok bomba oluyor...

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Gece Gece Hassiktir No: 90322

Yani bu benim dışımda kime ne kadar ne ifade eder tartışılır ama.. Oha... Dönem ödevimi yetiştirmeye çalıştığım şu dakikalarda internet ve copy paste mucizesinin tadına bakmaktaydım ki (ÖSS olmasa copy paste falan yapmazdım ayrıca çok da copy paste sayılmaz ama yine de, kabul bir rip off durumu var) imdb'de bir kez daha "Chris Furrh'ü buldum yehu heheheh" tadında bir başlık gördüm. Bu noktada Chris Furrh kimdir açıklığa kavuşturayım. Efendim, ödevim Sineklerin Tanrısı üzerinden ki okuyanlar bilir, muhteşem bir eserdir kendiler. 16. doğum günümde A. hediye etmişti kitabı bana ancak ben kitabı okumadan önce şans eseri okulda filmi izlemiştim. Eğer kitabı okumadıysanız ve filmi izlediyseniz delicesine etkileniyorsunuz filmde, olaylar aksi sırayla gerçekleşirse ise filmde emeği bulunan herkesin sülalesine küfrediyorsunuz, ama o ayrı bir konu. Filmde konu ve olan biten kadar bir de Jack karakterinin hastası olmuştum. Görüntüyle falan alakası yok, klasik "antagonisti sev" oyunu, bkz. Lost - Sawyer ilişkisi ki adadaki ilişkiler yumağı ilk ham haliyle Lord of the Flies'a atıfta bulunur zaten ki Sawyer dizinin bir bölümünde altını çiziyordu bu durumun ama diyorum, kitabı ya da filmi biliyorsanız bariz zaten o hal, öhöm neyse. Jack kitapta aynı etkiyi yapmamasına rağmen (filmde asiliği glorify edilen karakteri kitapta disipline blow job vermek isteyen minik bir nazi olarak görünce fikirleriniz değişir tabii ve hayır bu bir spoiler değil kitapla ilgili temel bilgi) filmde en enteresan öğelerden biriydi benim için. Dolayısıyla oynayan çocuk araştırıldı, adının chris Furrh olduğu öğrenildi falan da filan. Aşağıda göreceğiniz üzere de tam oyun parkında hayranlıkla izleyeceğiniz yaramaz çocuk modunda bir tipti kendisi, filmden sonra da ortadan kayboldu resmen. Az önce ödev için bilgi ararken imdb'de bu "Bulduk onu biz!" modundaki haltı görünce pek tabii ki tıklamadan edemedim ve evet... bulmuşlar onu. Ve evet, değişmiş... Redneck gibi gözükmediği zamanlarda orta yaşlı tipik seri katiliniz kendisi. Öeeeh diyorum ve durumu daha iyi anlatmaları için fotoğrafları sunuyorum;
Before

After

Diğer fotoğrafları için şuraya başvurabilirsiniz, ben de o esnada düşen çenemş toparlamaya ve dönem ödevi yapmaya devam edeyim. Evet....

http://viewmorepics.myspace.com/index.cfm?fuseaction=viewImage&friendID=218841852&albumID=320093&imageID=2469114

8 Mayıs 2009 Cuma

Billy the Egomaniac

Buna rastladığıma çok sevindim işte. Eski bilgisayarımın çöken çöplüğünde kaybolmuştu bu link ancak bunca zaman sonra kendisine tekrar rastlamak hem nostaljik hem de gündem konusuna (benim gündemim, yoksa evet bazı şeyleri birkaç ay geriden takip ediyorum, kabul) uygun oldu.
Vaktiyle bir arkadaşımın bulup gönderdiği bir şey bu, the title is self explanatory, linke tıkladığınızda daha da açık bir şekilde anlayacaksınız ne olduğunu. İlk okuduğumda bayağı güldüğümü hatırlıyorum bakalım aynı etkiyi yapacak mı? Belki bu Tila olayından sonra Billy'ye laf ettirmemekten vazgeçtiğim için daha bile komik gelebilir. Salak Billy, yaklaşık 5 kişiden oluşan okuyucu kitleme böyle rezil ederim seni. Buyrunuz, güle güle okuyunuz;
http://www.katefuller.com/btem.html
Online comic'lerden bahsetmişken, asıl tüm dünyanın en iyi online comic'i olabilecek bir adet biliyorum ama neyse, o başka bir zamana, zaten çizeri şahıs bıraktı projeyi, ühü. Öhöm, hala komikmiş bu arada, enjoy~~

6 Mayıs 2009 Çarşamba

You're kidding, right?

Daha geçen gün Miyavi'nin evlenmesi haberine yeterince çenem düşmüştü. Hayır Miyavi'yi çok sevdiğimden hatta sevdiğimden falan değil, aksine çoğu animeye bulaşmış kız ve erkeğin aksine hiç de öyle bir Miyavi hastalığım olmadı. Sadece etrafta dolanıp ne kadar J-rocker varsa öpmesini takdir ediyordum.
Hadi o tamam, bu sefer de Trent'in nişan haberi geldi, bir kez daha "Oha..." dedim ama ne yapacaksınız, beyefendiye bir yaştan sonra fisting ağır geldi, settle down eylemek istedi falan herhalde. Ya da Marilyn'in acısını atlatamadı, bilemeyeceğim... Ne olursa olsun nişan/evlenmek falan garip kelimeler benim için hele ki rock star modundaki insanlarda o durumu hiç anlayamıyorum. Ama neyse, bu da bir şey değil...
Bir şey olan şu, Billy Corgan ve Tila Tequila MIIIIII??? Billy Allah seni kahretmeye, ulaaaan grubun dağılmasına sebep oldun bir şey demedim, Courtney Love'la takıldın bir şey demedim, Zwan gibi bir projeye utanmadan imza attın yine bir şey demedim, gümüş deri pantolondan Türkiye bayraklı t-shirt'e geçtin yine kabullendim ama that's it dude, you've just lost my respect...
Yani tamam, A Shot at Love with Tila Tequila'yı en az senin kadar eğlenerek izlemişimdir, ona eminim Billy ama yok yani, bu kadarını kaldıramayacağım (Bir an için Billy'yi yarışmacılardan biri olarak düşündüm programdaki, çok kötü lan). Hadi her şey bir kenara, o kız Dani'ciğimin kalbini kırdı, insan en olmadı onu düşünür -_-
Billy, Adore hayatımın albümlerinden biridir ve grubun hayatımda cidden önemli bir yere ait falan ama yok canım, sen yaşlandıkça iyice sapıttın bitirdin olayı. Bundan sonra da Paris Hilton'ın BFF'i olmanı diliyorum, atılacak en iyi adım odur çünkü Tila'dan sonra.

Gerzek...


4 Mayıs 2009 Pazartesi

Joeeee~~

Bu J-drama işi hem çok şahane oldu hem de çok kötü. Evet, kafam bu kadar doluyken beni bu kadar mutluluğa itebilen bir şey gerçekten şahane geldi, ayrıca dizinin de hastası oldum ama şimdi kafamda sadece daha çok j-drama izlemek ve Japonya'ya gitmek var.
Kendime hakim olup olasılık problemleri çözmeye devam ediyorum, ayrıca ağır ötesi bir sınav haftam var ama çeşitli meditasyon yöntemleri ile (bkz. duvara yumruk atmak, kitaplara kafa atmak, çığlık atmak, deriye tırnak geçirmek vb... ) kendime hakim olup çalışmalara her zamankinden daha derin bir şekilde kendimi vereceğim. Bu esnada bırakınız J-drama'yı HIMYM, Lost, GG hepsini rafa kaldırdım.
Şimdi sürekli kendi kendime diziyi hatırlıyorum eğleniyorum falan. Beni uzun süre idare edebilecek kadar iyi bir arkadaştı zaten. Hem ne güzel kenarda köşede "Daiiiiigoooooo" diye ölüyorum falan, fandom hepimizin ihtiyacı olan bir şey. Ki aklıma gelmişken, Daigo'cuğum o kadar yeteneklisin fan service konusunda, neden daha çok yapmıyorsun? Bir de işin güzeli kendisi nerd gözlüğü olayını yeni imajına dahil etmiş, şahsen payetli kovboy kostümünden daha çok destekledim. (Oha bu arada Daigo'nun büyükbabası vaktiyle Japonya'nın prime minister'ıymış, ööö, Daigo hakkında ne düşünüyordu acaba *mavi payetler...* ).
Ve de günün son hassiktiri Yoshitaka Yuriko'nun 88'li olmasından geliyor. Eminim eski bilgidir ama ben yeni öğrendim tabii. Kendisinin de çok büyük hastasıyım. Yaz gelsin her türlü dizisine filmine bulaşacağım.
Yaz gelsin...
P.S: Tara Jane konserini berbat etme potansiyeli yüksek insanlara karşılık benim de kendilerinin ağzına sıçabilitem çok yüksek.