28 Şubat 2010 Pazar

Günün bir saati muhteşem hissedip kalan 23 saatinde bok gibi hissetmek sıkıcı olmaya başladı. Uzun süre kötü hissetmeden kalabildiğim son zamanı hatırlamıyorum sanırım. Uzun süre derken, 3 gün mucizevi, bir hafta imkansız geliyor.
Sanırım kendimle uzun süre kalmak pek iyi gelmiyor artık.
P.S: Galiba bu blog'u sileceğim. Çok çöplüğe döndü gibi...

27 Şubat 2010 Cumartesi

O...M...S...K...OMSK!

Sevgili O. ve N. ;
Bence bir ara ben ve N. sizle yemeğe falan çıkmalıyız(okonomiyaki?). İşin garip tarafı ben ve N. de birbirimizi tıpkı sizin gibi 10 senedir falan tanımaktayız ama şükür daha sizin kadar cıvıtmadık(hoş sizin seviyenize çok da uzak olduğumuz söylenemez). Neyse, yemek teklifimi düşünün. Sizi bilmem ama biz çok eğleniriz.
Sevgilerle; C. ~~

7 Şubat 2010 Pazar

Güzel güzel Flat okurken ne gereği vardı eski laptop'u karıştırmanın? "Eski" çok önemli bir kelime bu noktada, zira o laptop bana hiç bu kadar uzak gelmemişti . İğrenç bir insanmışım, iğrenç ilişki yumakları içersindeymişim, o dönemin dramaları da ayrı bir iğrençmiş.
Flat bitsin adam gibi kitap okuyayım ben, film izleyeyim falan.
İnsanın kendi laflarından utanması leş bir duygu cidden...

6 Şubat 2010 Cumartesi

LD'den sonra ne okunabilir ki? O kadar "agresif" bir şey bulmak mümkün değil. R'u ve bütün universe'ünü okudum, MM'nun çevrilmiş mangası kalmadı okumadığım.
Böyle çok tokat etkisi taşıyacak manga/manwha okumak istiyorum ama sömürmüşüm galiba piyasayı.
Psychological-Adult-Drama-Slice of Life tag'lerini taşıyabilen bir şey kaldı mı acaba? Yanına gönlünüzden koparsa shonen-ai atabilirsiniz, ekstra mutlu bir çocuk olurum. Ha bir de baş iki karakter çok obsesif bir ilişki formuna sahipse o zaman on yıldız.
Yok değil mi öyle bir şey?
Mangaka olsaydım keşke...

17 Ocak 2010 Pazar

The Adventures of Hime-chan and the Spare Key

Yeni seri, by moi!
Can sıkıntısı, depresyon, boş hayat falan adına ne derseniz deyin, şu esnada çok eğleniyorum.
Mini comic strip tandanslı bir şey olacak, şimdilik sadece bok gibi çizimli bir kapağa sahip ama olsun! Yine de çok eğleniyorum.
Özetle Hime-chan'ın Spare Key'e sahip olmasının getirdikleri ve götürdükleri...
3 haftalık tatilimde olayı geliştirirsem bir livejournal account'una taşırım. Buraya da linkini vermem.
Zaten iki kişi anlayacak, anlamayan da "Bu ne be?" diyecek, o yüzden diğer fangirl ve fanboy'lara sunarım eserlerimi.
Seriously, çok eğleniyorum şu anda.
Bugün gerzek gerzek bir iki bilgi edinip eğlenceme de eğlence kattım.
Oh be, tatil iyi evet iyi...

16 Ocak 2010 Cumartesi

I wanna see blood. Buckets of it, loads of it... I need gore, maybe not someone's intestines but something gooey and red and sticky, coming from some person's somewhere...
I need to dip my hand in red, thick, hot water since the smell of actual blood makes me kinda dizzy. Then wash my face in it.
I actually want to see my own blood too but don't like the pain afterwards.
Last but not least, I wanna hide these sentences somewhere since people would think I'm on a period of suicidal thoughts or self loathing or something... That is not the case though, this is just me being creepy.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Realiteye Adaptasyon a.k.a Finaller Nasıl Biter?

Nasıl depresyona giresim, ağlayasım var anlatamam. Hepsi içimdeki arabeskin suçu cidden. Sanki dinlediğim şarkıdaki, okuduğum şeydeki olaylar benim başıma geliyor.
Karakterler için ağlayacağım, o derece.
Nedir bu softy'lik kuzum (Ç.'ye bol miktarda kırpılan gözler)?...
Battaniyemin altında kalmama bile izin vermiyorlar zaten. Pöeaaafff.
Son şikayetim ise download'umun çok yavaş olması üzerine. Ha bir de vizyondaki her dizinin şu anda tatil yapıyor olmasına bikbikleneceğim. Yaklaşık 5 gün önce "Ya hayat fena değil sanırım, keyfim yerinde" falan derken yine "Ölsem olmuyor mu?.." demeye başladım. O kadar da arabeskim, ne yapacaksınız...
P.S: http://prepareyourselfforbed.blogspot.com/2008/07/giderayak.html Ahahah, bu yazıda söylemiş olduğum bir iki haltı fark ettim de 2 sene sonra, bayağı eğlendirdi beni. "Kocaman amca" ahahhaa, tamam yani hakikaten öyle de, eskiden pek öyle değilmiş tabii. Neydi neydi "But I think there's also poison in that smile, coming from a man's point of view.." ahahah. Gayet de sempati duyulası biri kendisi. Ahahaha, ay çok eğlendim. Bir ara kamerayı açıp kaldığım yerden devam etmem gerek. Ahahaha