28 Haziran 2008 Cumartesi

Mix Tape...öö ya da CD

Az önce daha doğrusu bu yazıyı yazmaya karar verdiğim zamanın az öncesinde rastladığım bir dizide kız oğlana bir adet mix tape ya da başlıktaki gibi daha doğrusu mix cd veriyordu. Çok çok nostaljik bir durum benim için sanırım...
Eskiden gerek uğraşıp radyodan kaydettiğim (küçükken Shakira'nın Ojos Asi miydi neydi, osu için saatlerce radyo başında durmuştum mesela) gerekse sahip olduğum çeşitli albümlerden çekip çıkarttığım parçalarla kendi mix tape'lerimi hazırlamıştım kaç bin kez.. Ah bu arada İ.'nin bir kaseti de bizde kalmıştı şimdi hatırlıyorum, pardon İ. ...
Her neyse, dizinin aksine ya da mix tape meselesinin geçtiği bir sürü dizi/film/gerçek hayat/vs.'nin aksine ben mix tape'lerimi hoşlandığım kişilere ya da birlikte olduğum kişiye vermek için değil hep kendimi eğlendirmek için yapmıştım. Hmm zaten genelde mix tape geyiğine orta okul ya da lisede girilir değil mi? Ben ilkokulda uğraşıyordum bu mesele ile, ondan sonra da bitti zaten...
Ama dizide bu durumu görünce dediğim gibi çok nostaljik oldu sanırım benim için ve birilerine mix tape ya da dediğim gibi gelişen teknoloji doğrultusunda mix cd yapasım geldi. Hayır bir kez daha hoşlandığım kişiye değil çünkü öyle biri yok, birlikte olunan kişi konusunda ise; klişe çift moduna sokan kaçınılmaz adımlardan nefret ettiğimi düşünürsek özellikle o kişiye yapmam sanırım ama yakınımdaki bir kişiye işte. Takdir edeceğine inandığım birine...
Hmm içine The Cure, Jens Lekman, Antony & The Johnsons, Björk, Depeche Mode vb. şeyler koyardım sanırım öte yandan mix cd'yi hazırlayacağım kişiye göre de değişir herhalde...
Aklıma geldi, ben hiç mix cd falan da almadım kimseden, Ç. vaktiyle bir grubun çeşitli parçalarını doldurmuştu benim için cd'ye ancak sanırım o sayılmaz, başka grup/sanatçıların da olması gerek sanırım cd'de?..
Ahah, Marshall (How I Met Your Mother) tadında böyle Good Feeling'li falan "romantik" bir şeyler hazırlayasım geldi, hormon coşması mı yaşıyorum nedir : P ....

21 Haziran 2008 Cumartesi

"Travesti"

Travesti kelimesinin ifade ettiği durum ile bir problemim yok esasen ama kavramın kendisiyle ilgili kafamı kurcalayan bir şey var. Şimdii, bilmeyenler için, travesti kadın kıyafetleri giymekten haz alan erkekleri tanımlayan kelimedir. Zaman zaman da hıyar erkek türleri için tercih edilen bir küfürdür. Sonra o hıyar erkekler güzel fiyatlara yolda gördükleri ilk ayaklı küfürü alıp ucuz bir otelde sikerler. Bu noktada ele alınması gereken her travestinin göğsü olması zorunlu değildir. Aslında travesti kavramı zaten göğsü değil sütyeni kapsar, iş göğüse geldiğinde transeksüellik aşamasına geçilmiştir ama müşteriler daha fazla ödeyecekse bir iki hormon aşısının lafı olmaz...
Her neyse, sorgulamak istediğim kısma gelirsek, kadın kıyafeti giyen erkek... Hmm onun kadın kıyafeti olduğuna karar veren şey toplum aslında her şey farklı gitse belki etek çok maskülen bir öğe olacaktı nedir yani. Dolayısıyla toplumun dışladığı bu insanlar esasen neden toplumun getirdiği kurallara boyun eğerler. Daha doğrusu onlar eğmiyorlar eğmek zorunda bırakılıyorlar. Kadın kıyafeti dedikleri neden sadece kıyafet olarak algılanmıyor ki? Nasıl kadın işi erkek işi gibi yaklaşımlardan kurtulmayı amaçlayan bir yaklaşım varsa uzun zamandır feminizmde, aynı konu kıyafette de olmalı. Dantelden, etekten hoşlanmak neden yasaktır ki erkeklere. Hadi artık moda diye kızlar kravat takabiliyor falan ama onlara da hala takım elbise yasak. Dantelli oğlanlar para karşılığı bedenlerini satmaya mecbur kalmak zorunda mıdır, ayrıca bir gün kimsenin ne giydiğini umursamadan yan yana oturabileceği günler olur mu acaba.
İki saattir demeye çalıştığım ancak çeşitli fotoğraflara bakarken uzata uzata bitiremediğim şey şu; aslında travesti diye bir kavram yok. Toplum "kızlar şunu giyer erkekler bunları" diyorsa ve eğer siz o toplumun dediklerini reddeden bir bireyseniz, o zaman travesti kavramı da yıkılması gereken kavramlardan biri değil midir?...

19 Haziran 2008 Perşembe

Let's Make History

The History Boys... Yine delicesine etkilendiğim filmlerden biri. Cumartesi günü izlemiş olduğum bu film daha hala aklımdan çıkamadı sanırım. Hayır tabii ki bir hafta bir filmi unutmak için çok kısa bir süre ama ben sahneleri tekrar tekrar kafamda oynatmaktan ve replikleri tekrar etmekten, oraya buraya yazmaktan bahsediyorum.
***Spoiler başlar****
Filmi incelemek gerekirse: İlginç bir şekilde film etkilerini -en azından bende- biter bitmez değil de üzerinden zaman geçtikçe, üzerinde düşünmeye başladıkça bıraktı. Özetlersek film benim eğitimle ilgili gıcık kaptığım her noktaya değindiği gibi aynı zamanda cinsellikle ilgili yıkılmasını dilediğim tabuları da izleyiciyi sarsacak -abuk standart hetero ileyiciyi ele alın, beni değil onu sarsacak- şekillerde ele alıyordu. İstedikleri ya da istemek zorunda bırakıldıkları üniversiteye girmek amacıyla, doğruları ezen, sivri olmalarının bir beklenti haline geldiği, dünyaya olabildiğince çok yönden bakan öte yandan hala ergen olan bir grup öğrenciden bahsetmekteyiz. Yani evet, olabildiğince kültürlüler, bilgileri çok sağlam ama bir yandan gayet ergen durumlar yaşamaktan da kurtulamıyorlar. Ancak böyle olması da filmin süper kısımlarından çünkü hayatlarındaki ilişkileri ilerleten, yön veren de bu oluyor zaten.
Öğretmenlerinin de onları nasıl etkilediğini görmek inanılmaz zevkli oluyor bence. 3 farklı, 3 karizmatik öğretmen vr elimizde ve hepsinin de bakışları değişik. Öğrenciler üzerindeki durum ise bu üç farklı stilin harmanlanması oluyor. Oxford'a kabüllerini sağlayan da bu esasen.
Gelelim Dakin ~ Irwin durumlarına; filmin en bayıldığım kısımlarından biri. Ve hayır nedeni straight karakterimizin kendini böyle bir işe bulaştırması değil. Ehem yani sadece o değil. Dakin ki kendisi über straight oğlumuz, istediği kızı yatağa atar ki atmakta ancak iş cinsellikle bitmiyor işte. Dakin'in olayı aslında tam bir ego tatmini. Irwin görüldüğü gibi ilk başlarda ciddiye bile almıyor Dakin'i ancak Dakin Irwin'in ayaklı bilgi olması durumundan etkileniyor ve adam sadece 5 yaş büyük bu oğlan grubundan. Dolayısıyla film boyunca straight ancak straightliğinden emin oluşundan dolayı bir o kadar da rahat Dakin'in Irwin'in gözüne girme ve flört çabasını görüyoruz. Irwin de zamanla oltaya geliyor ki bu noktada Dakin'in gaydar'ını da övmek isterim, ey straight insan nasıl anında kaptın Irwin'i! Her neyse, zamanla Irwin'in de Dakin'i görmeye ve kabullenmeye başladığını görüyoruz ki Dakin o zamana kadar açık açık "Hmm kendisini düzebilirim nedne olmasın hayatına ışık getiririm biraz" modunda oluşu ayrı bir eğlence. Geliyoruz filmin sonlarına, bu esnada Dakin, Irwin'in yalanını yakalamış olduğu gerçeği ile bir anda üstün hale geliyor ki işte tam bu nokta egonun tatmin oluşudur. Sizi umursamayan birini alır ve size boyun eğer hale getirirsiniz. Hele ki o kişi sizden daha bilgili ise, hele ki o kişi öğretmeninizse. Öte yandan en başta bahsettiğimiz gibi Dakin da bir ergen ve belli istekleri var, dolayısıyla Irwin boyun eğdiği gibi dizlerinin üstünde de durmalı Dakin'e göre. Irwin ise "Hayır öğrencime dokunmamalıyım" moduna rağmen Dakin'in mantıklı argümanlarına ve suratının 5 cm yakınında olmasına dayanamayıp "Tamam" der. İşte bu noktada da gelecek zaman cinsel tatminini görmekteyiz.
Ancak ve ancak filmi izleyen sizlerin bildiği üzere pek tabii ki gerçekleşmiyor bu durum. Yine de bu bile alkış gerektirir. Filmin sonu kısmına gelmişken, iyi olduğunu düşünmeme rağmen bence oyunun sonu çok daha güçlü gibi. Özellikle Irwin ve Dakin arasında hiçbir şeyin olmamasının açıklanışı. Oyunun sonunu öğrenmek istemeyenler için o kısmı boş bırakıyorum.

*****Spoiler Biter******

Daha yazardım ancak sıcak iyi bir faktör değil sanırım ayrıca sırtım ağrımaya başladı. Özetle çok zekice yazılmış bu filmin kaçırılmaması gerekir.