Yarından itibaren kendimi devlet tarafından yasallaştırılmış bir yol ile öldürmeye başlayacağımdan (sonu ölüm olsa yine tamam, sürünüyorsunuz sadece) ve sinirim tepemde gibi olduğundan böyle gıcık kaptığım her şeyi dökmek istedim bugünlerde, başlıyoruz;
- Çok sevgili Perihan Mağden, daha abartmıyorum 4 gün önce senden övgü ile söz ederken, bir kitabının üzerimdeki etkisini düşünürken falan neden ard arda saçma sapan yazılar yazmak? Öyle Türkçe takıntısı olmayan (düzgün konuşur ve yazarım orası ayrı konu ama bol miktarda yabancı kelime var...) ben bile "EEAH bare Türkçe yaz be kadın ne diyorsun bir bok anlamadım!" diyerek cümleni üçüncü defa okuma moduna giriştim. Ne güzel laf atıyordun millete ve de milliyetçilere. Bir anda nedir bu Tarkan aşkı? Yarın da aynı konsepte bir yazı okursam Radikal'i ısıracağım...
- Daha önce bahsetmiştim ancak yine değinmeden geçemeyeceğim. Çıplaklık = sanat anlayışı ne zaman oluştu cidden? Hayır çünkü, kafanız karışmış vaziyette ise belirteyim; değil. Birinin çıplak bir şekilde kamera karşısına geçecek cesarette olması olayı sanat kılmaz. Çıplaklığın ardında belli bir fikir, bir duruş yoksa gördüğüm şeyin Playboy sayfasından farkı kalmaz. Daha acınası olanı ise iki lokma ışıkla oynayıp "Bakıııın ne kadar sanatsaaaaal, ne kadar da çıplaaaaak" psikolojisine bürünmek. Çekim tekniği açısından mükemmel olmayıp hatta iyi olmayıp çok daha karakterli yapılara sahip olan parçlar var ama işte alınız elinize bir adet Canon ya da Nikon ondan sonra soyun en yakın arkadaşlarınızı ve de voila! Instant sanat, just add water...
- Blog yapısını ve amacını uzun uzun deşen, tartışan insanları anlamıyorum. Nedir yani İsveçli Blog Uzmanları bir araya gelip blogları en "hayırlı" konuma getirmek için standartlar falan mı belirlediler. İnsanların bloglarında nasıl bir yol izlediklerinden kime ne? İsteyen okur istemeyen de yeni blog arayışlarına girer. Sabah olandan bahseden olsun paylaşım moduna giren olsun, tekrar ediyorum kime ne? Böyle herkese özel, herkes için değişebilecek şeyleri alıp tartışan ve "Böyle olmalı yoksa böyle olur o da iyi olmaz vıdı vıdı" diyen insanlar çok feci deli ediyor...
- Bu çağrım tüm insanlığa (oh blogum artık faydalı oldu aman tanrım kitlelere açıldım!); bir insan size bir mesaj atıyor, arıyor vb. bir çağrıda bulunuyorsa siz ona cevap vermelisinizdiiiiiir (sözüm uzun siyah saçlı sürgünlere değildir...) . Yani kişi zamanını ayırıp size bir şey yazıyor ve siz o kadar yoğun o kadar önemli bir kişisiniz ki cevap vermiyorsunuz. Ayıp! Ya da özetle neden cevap alamayan taraf hep ben oluyorum, ühü...
- Niye kitap okuyacak zamanım yok benim? Dahası kitaplar niye bu kadar pahalı?
- *Spoiler*(Osen) : Ne kadar dandik bir bitişti o öyle! Uchi'min saçları şahane olabilir ama ben biraz aksiyon beklerdim, hele ki diğer taraf Aoi Yu olunca. Canım benim yerim onu. Uchi'ye yapacaklarımı ise anlatmamayı tercih ederim. Özetle içimdeki gay erkek böyle zombi filmi edasıyla toprağı delerek yüzeye çıkıyor...
Hmm şimdilik bu kadar, ama emin olun kısa zamanda artar bunlar evet, unutmadan babamın yolladığı paket konusunda "gel al" tavrına sahip orta yaş amcasının da ağzına sıçayım, evet...
P.S: Bana damardan Türk Filmi veriniz böyle en klişesinden, en araba çarpınca kör olanından (ya cidden öyle bir vaka var mı dünyada, mideye yenilen araba gözü nasıl etkiliyor, açıklayınız sayın Türk Filmi yönetmenleri) . Elimde bir galon çay ile izlerim ben onu evet..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder