2 Mayıs 2008 Cuma

Venus in a Pot (of tea)

Elimdeki çay ve yerde duran yarısı boşalmış demlik ile kendimi inanılmaz teyze hissetmekteyim. Ve bu bir şikayet değil. Gerçekten yaşlandığımda da aynen böyle olmak istiyorum sanırım. Yanda egzantrik aromalı bir kocaman demlik ve minik bir çay bardağı, loş ve sıcak ışık, güzel müzik bir de kitap.
Sanırım demliğin görüntüsü teyzesel duygularımı arttırmada oldukça yardımcı. O kadar çirkin bir şey ki tarif bile edilemez. Bir tanıdığımızdan bana demlik almasını rica etmiştim pazardan falan, bahsettiğim egzantrik aromalı çaylarım için lazım oluyor çünkü. Kendisi de yakın zamanda ölen bir akrabamızın evinden bana iğrenç, lacivert ağırlıklı, yavruağzı desenleri olan, yaldızlı bir şey getirmiş.
Benim elimde ise içi şeftali aromalı çay ile dolmuş, N.'den hediye çok şeker, kedi illüstrasyonları ile dolu bir fincan var.
Fonda keman sesleri, diğer elimde de kitabımın olduğu düşünülürse tam bir teyzeyim sanırım. Öte yandan elimde tuttuğum kitabın Leopold von Sacher Masoch'tan Venus in Furs olduğu da düşünülürse biraz garip ve sapkın bir teyze olduğumu düşünmek de doğru kaçar.
Olsun, ayaklı klişeyi bir öğeyle de olsa kırmam gerekiyordu zaten...

P.S: Masoch demişken, kendisine bir nevi minnettarım şimdiden çünkü okuduğum onca Sade'dan sonra bu kadar sanatsal bir dille karşılaşmak çok mutlu edici. Bir de nedense Sabahattin Ali tadı alıyorum kendisinden ve hayır, kürk yüzünden değil...

Hiç yorum yok: